Ömer Karîbî Efendi
Uşşâkî meşayıhından Ömer Karîbî Efendi’nin Gelibolu tekke mezarlığında bulunan kabir taşında yazanlar :
Hüve’l-Bâkî
Kutub Ömer efendi nâmıyla ma’ruf
Uşşâkîden gelen mutasavvıf
himmeti olunup üstümüzde bâkî
ruhuna Fâtiha . Hoşnud eyle
…………. bu zâtı
El-Hâc rasgele mehmed (1)
……………………………………..
Ömer Karîbî’nin hayâtı ile ilgili ulaşabildiğimiz yegâne kaynak Hüseyin Vassâf’ın Sefine-i Evliyâ’sıdır.13 Fakat buradaki bilgiler sâdece böyle birinin yaşadığını bildirecek kadar kısıtlıdır. Onun hayâtı ile ilgili elde edilen bilgiler genelde şeyhi Memicân ve halîfesi Cahidî Efendi ile ilgili bilgilerin sentezlenmesi ile ortaya çıkmaktadır. Halîfesi Cahîdî Efendi’nin Dîvân’ında şeyhi Karîbî için kaleme aldığı methiye tarzında aşağıdaki beyitle başlayan bir gazele rastlanmıştır:
Mazhar-ı sırr-ı hakâyık şeyh Ömer râh-ı necât
Himmetünle mürde gönlüm buldı nûrundan hayât 14
Karîbî’nin aslen Saruhanlı olduğu sonrasında Gelibolu’ya gelerek şeyhi Memicân ile tanıştığı ve burada hayâtını devam ettirdiği elde ettiğimiz bilgiler arasındadır.
1.1.1. Mahlası ve Adı
Mahlas, dîvân şâirlerinin; manzûmelerinin başka şâirlerin manzûmeleri ile karışmasını önlemek amacı ile kendi mîzaçlarına uygun olarak seçtikleri iki veya
üç heceli takma addır. Ömer Karîbî’nin mahlası ile alâkalı olarak herhangi bir bilgi kaynağına sahip değiliz. Fakat Ömer isminin çok fazla karışıklığa sebep
olacağını düşünerek Karîbî mahlasını kullandığını tahmin etmekteyiz. “Karîb” kelimesi Arapça “kurb” kelimesinden türemiş olup; çok yakın, yerce ve mekânca
çok yakın olan demektir. “Akraba” kelimesi ile aynı köktendir. Ömer Karîbî’nin de Allâh’a olan kurbîyetini ifâde etmek amacı ile bu mahlası tercih ettiği düşünülebilir. Karîbî, Dîvânçe’sinde “Karîbî” mahlasından başka “Ömer”, “Dedem” ve “Derviş” mahlaslarını da kullanmıştır. “Ömer” mahlasının ismi dolayısı ile
kendisine ait manzûmelerde kullanıldığı âşikârdır. “Dedem” ve “Derviş” mahlasında ise kanâatimizce bir incelik söz konusudur. Bu konuyu ilerde “Dîvânçe-ı Ömer Karîbî” başlığı altındaki “Dîvânçe’deki Nazîreler ve Nazîrelerde Kullanılan Mahlaslar” bölümünde detaylı bir şekilde ele alacağız.
1.1.2. Doğumu, Vefâtı ve Kabri
Ömer Karîbî’nin doğum ve ölüm tarihleri belli değildir. Ancak XVI. yüzyılın sonu ile XVII. yüzyılın başında yaşadığını söylemek mümkündür. Zira şeyhi Muhammed Memîcân (ö. 1599) yılında, halîfesi Câhidî Ahmed Efendi ise (ö. 1659-60) yılında vefât ettiklerine göre, muhtemelen Ömer Karîbî Efendi de XVI. yüzyılın sonlarında yaşamış ve XVII. yüzyılın ilk yarısında vefât etmiş olmalıdır.
Kabri ise; Sefine-i Evliyâ’da da geçmiş olduğu üzere Gelibolu’dadır. Gelibolu Tekke Mezarlığı’nda Rastgele Mehmet adına kayıtlı bir kabirde medfûndur. Sonradan eklenmiş olduğu tahmin edilen mermer mezar taşının
üzerinde; Tâlik yazı ile oyma tarzında: “Hüve’l-Bāķį – Ķuŧub ǾÖmer Efendį nāmıyla maǾrūf ǾUşşāķįden gelen mutaśavvıf himmetį olunup üstümüzde bāķį
ruĥuna Fatiĥā. Ĥoşnūd eyle [yā Rab] bu źātı. – El- Ĥāc Rastgele Meĥmed”15 yazmaktadır. Mermer taşın sonradan eklenmiş olması bu mezarın gerçekten
Karîbî’ye ait olduğu ile alâkalı şüpheler doğursa da elimizdeki en sağlam bilgi budur.16
1.1.3. Tarîkatı ve Silsilesi
Birbirine bağlı ve birbiriyle ilgili şeylerin ardı ardına dizilmesi anlamına gelen silsile kelimesi, tasavvufta bir tarikatın kendinden sonraki halifesine icâzet veren şeyhlerinin isimlerini ihtiva eden liste anlamında kullanılmaktadır. Tasavvufta bütün tarikat silsilelerinin Hz. Peygamber ile başladığı kabul edilir. Hz. Peygamber ile başlayan bu silsileler belli bir yere kadar aynı kişilerden
oluşmaktadır. Fakat sonraki dönemlerde görüş ayrılıklarından doğan farklılaşmalar tarikat silsilelerinde de kendisini göstermiş ve her tarikatın kendine
has bir silsilesi oluşmuştur.
1.1.3.1. Uşşâkîyye
XVI. yüzyılda Sünnî tarîkatler içerisinde Anadolu’da faâliyet gösteren en önemli ve etkili tarîkat Halvetîye’dir. 17 Uşşâkîye ise; Halvetîyye-Ahmedîyye tarîkatının Hüsâmeddîn Uşşâkî’ye (ö. 1593) nisbet edilen bir koludur. Yiğitbaşı Ahmed Şemseddîn’in kurucusu olduğu Halvetîyye’nin orta kolu Ahmedîyye tarîkatının dört ana kolundan birisidir. Hasan Hüsameddîn Uşşâkî’nin kurduğu Halvetîyye-i Uşşâkîyye, halîfesi Ömer Karîbî’nin de şeyhi olan Memicân-ı Saruhanî (ö. 1559) ile devam etmiştir. Memicân’dan sonra Ömer Karîbî ile devam eden Uşşâkîyye Karîbî’den sonra hâlîfeleri tarafından iki ana kola ayrılmıştır. Bunlardan ilki, Edirne – Keşan’da defnedilmiş olan hâlîfelerinden Âlim Sinan Efendi’den (ö. 1640) yürüyen koldur. Uşşâkî silsilesi günümüze kadar bu silsileden devam etmiştir. İkincisi ise, Çanakkale – Kilidbahir’de medfûn Ahmed Cahîdî Efendi’den (ö. 1660) devam eden ve Uşşâkîyye kolları içerisinde “Cahîdîyye” diye adlandırılan koldur.
1.1.3.2. Ömer Karîbî’nin Silsilesi
Uşşâkî silsilesi Memicân’dan sonra Ömer Karîbî’den yürümüştür. Hüseyin Vassâf Sefîne-i Evliyâ adlı eserinde onun sadece dört hâlîfesinin ismini vermiştir.20 “Osmanlı tasavvuf ehlinin silsileleri üzerine bir çalışma yapan Ahmed Muhyiddîn Efendi ise, Tomâr-ı Kebîr isimli eserinde; Osman Geliboluvî, Mehmet Geliboluvî, Mâruf Dede Geliboluvî, Mamûd Küşadavî, Hasan Esîrî, Süleyman
Kastamonî, Gazanfer Mehmed Dede, Müfti Abdullatif Efendi, Cüneyd Mehmet Efendi, Muhyiddîn Efendi, Kemaleddîn Efendi, Mehmed Nuri Efendi, Aziz Efendi, Ali Efendi, Ömer Efendi, Hamza Efendi, Mustafa Düssûkî, Âlim Sinan Efendi ve Ahmed Cahîdî Efendi adlarıyla toplam yirmi hâlîfesini saymıştır.”21
Hüseyin Vassâf’ın Sefine-i Evliyâ’sında Hz. Muhammed’den başlatıp
kendisine kadar ulaştırdığı silsile şu şekildedir:
Hz. Muhammed Mustafa (ö. 632)
Hz. Ali İbn-i Ebi Tâlib (ö. 661)
…….
Halvetîliğin dört ana şubesi arasındaki silsile
farklılıkları başlamaktadır. Uşşâkîlik’in dayandığı ana kol olan Ahmedîlik silsilesi şu şekilde devam eder:
Amed Şemdeddîn Yiğitbaşı (Marmaravî) (ö. 1504)
Hacı İzzeddîn-i Karamanî (Habib Ömer) (ö. 1497)
İbrâhim Ümmî Sinan (ö. 1568)
Emir Ahmed-i Semerkandî (ö.?)
Hasan Hüsameddîn-i Uşşâkî (ö. 1592)
Memicân-ı Saruhanî (ö. 1599)
Ömer-i Karibî (Geliboluvî) (ö.?)
Alim Sinan (ö.?)
Muhammed-i Keşânî (ö.?)
Halil-i Gümülcinevî (ö.?)
AbdulKerîm-i Gümülcinevî (ö.?)
Osman Sıdkı-i Gümülcinevî (ö.?)
Muhammed Hamdi-i Bağdadî (ö.?)
Muhammmed Cemaleddîn-i Uşşakî (Edirnevî) (ö. 1750)
Abdullah Salâhaddîn-i Uşşâkî (ö. 1782-83)
…….
1.2. ESERLERİ
Yaptığımız araştırmalar sonucunda Ömer Karîbî’nin Dîvânçe’sinden başka bir esere rastlayamadık. (2)
Kaynaklar :
(1) Çanakkale Kitabeleri 1 Gelibolu syf. 182
(2) ÖMER KARÎBÎ VE DÎVÂNÇE’Sİ Süleyman Nuri YAĞCI
13 Hüseyin Vassâf, Sefine-i Evliyâ (İstanbul: Kitabevi Yayınları, 2006), 387-388.
14 Taşkesenlioğlu, Edirneli Câhidî Efendi Hayatı, Sanatı ve Divanı, 139.
15 Nasuhi Ünal Karaaslan vd., Çanakkale Kitabeleri Gelibolu , (Ankara: Türk Tarih Kurumu,
2014), 182.
16 Mezar taşı için bk.; Ek. 4, s. 246.
17 Reşat Öngören, Osmanlılar’da Tasavvuf , İstanbul: İz Yayıncılık, 2012, s. 27.
18 Detaylı bilgi için bk.; Mahmut Erol Kılıç, “Uşşâkiyye”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, Cilt: 42, (İstanbul: TDV Yayınları, 2012), 231-232.
19Mehmet Şamil Baş, Aydınlı Bir Uşşâkî Şeyhi Ömer Hulûsi ve Divanı , (İstanbul: Okur Akademi
Yayınları, 2014), 55; Ayrıca Nâzenîn-i Uşşâkilik tabiri için bk.; Baş, Aydınlı Bir Uşşâkî Şeyhi
Ömer Hulûsi ve Divanı , 84-95.
20 Hüseyin Vassâf, Sefine-i Evliyâ, 388.
21 Mahmut Erol Kılıç, Avrupa’ya İlk Adım Uluslararası Sempozyumu “Kutub Ömer Dede (Karîbî)
Gelibolulu Bir Halvetî-Uşşakî Şeyhi ve Şiirleri, Yayına Hazırlayan: Ayşe Yıldız Topuz, (İstanbul,
2001), 145-146.
not : fotolar için Oguzhan Kantar beye teşekkür ederiz.